İtalya’nın üçüncü büyük kenti olan Napoli (ilk ikisi Roma ve Milano) eski ve yeninin uyum içinde bir arada barındığı bir şehirdir. Napoli’de yaşayan insanlar, Napoli Krallığı’nın 1800’lü yıllara kadar devam etmiş olan varlığının etkisiyle kendilerine nereli olduklarını soran insanlara her zaman Napolili olduklarını söyler, İtalyan kimliğini ön plana çıkarmazlar. Biraz karanlık bir havası olan kentte suç örgütleriyle devlet arasında her zaman bir çatışma vardır ve iki tarafın çöp toplama ihaleleriyle ilgili anlaşmazlıklarından ötürü her yanda çöp yığınları görmek mümkündür. Bu durumun yaşandığı yerlerde ağır bir çöp kokusu da söz konusudur.
Suç oranının çok yüksek olduğu Napoli tatil amacıyla gidenlerin çantalarını ve başka eşyalarını çaldırmamak için dikkatli olmaları tavsiye edilir; özellikle tren istasyonu ve çevresinde. Arabaların genellikle hasarlı ve eski model olduğunu fark edeceğiniz Napoli kentinin şehir merkezi çok dar ve uzun sokaklarla doludur. Kışın oldukça soğuk olan şehre turist olarak gitmek için yaz mevsimi daha doğru bir seçim olur.
Şehrin merkezinde bulunan ve ‘küçük Vatikan’ olarak bilinen San Francesko Di Paola Kilisesi içerisinde gotik bir havanın hakim olduğu etkileyici bir yapıdır. Castel Nuovo Şatosu da Napoli’nin görülmeye değer yapıları arasındadır. Denize bitişik bu muhteşem şato dışında kentin görülmesi tavsiye edilen yerlerinden biri de bir zamanlar Roma İmparatorluğu’nun gözbebeği olan Pompei şehridir. Vezüv Yanardağı birdenbire patlayınca lavların altında kalarak yok olan bu şehir lavlardan sonra taşlaşmış insan figürleri, tozlu yapılar, kentin yaşadığı zamanlardan kalma genelevler ve başka yapılarla dolu çok büyük bir açık hava müzesi gibidir.
Napoli hiçbir yerde yiyemeyeceğiniz kadar lezzetli pizzaların tadına bakabileceğiniz bir şehirdir. Esnaf sıcak ve samimi, fiyatlar genel olarak uygundur. Bu kentte içlerinde marka ürünlerin de bulunduğu birçok tekstil ürününü çok uygun fiyatlarla alabilirsiniz, elektronik eşyalarsa pahalıdır.
