Arnavutluk fiyatların son derece ucuz olmasının yanında el değmemiş doğası, fantastik doğa etkinliklerine uygunluğu ve sıcakkanlı insanları ile son dönemlerde çok tercih edilen gezi merkezleri arasında ilk sıralarda yer almaya başladı. Makedonya ile Karadağ arasında geçiş noktası olması sebebiyle birçok gezginin uğrak noktası haline geldi. Yeterli tanıtımın yapılmaması sebebiyle Arnavutluk’a uğrayan gezginler, gezilerini Tiran ve Podgradec ile sınırlamakta.
Trenle kırsal bölgeleri keşfedin. Arnavutluk gezisi sırasında yapılması gerekenlerden biri kırsal bölgeleri keşfetmek olmalı. Tren yolculuğu yaparak bu bölgeleri keşfe çıkabilirsiniz. Tren biletlerinin ucuzluğu keyfinizi ikiye katlayacak. Arnavutluk Demir Yollan ülke çapında farklı rotalarda hizmet veriyor olsa da en popüler rotalar Tiran, Podgradec ve Durres. Bakımsız, gürültülü ve kalabalık trenlerle yolculuk İlk bakışta bazılarına zor görünse de Arnavutluk’ta tren yolculuğu bu şartlar altında bile son derece cazip. Yol boyunca zamanın adeta durduğunu hissedeceksiniz. Arnavutluk’ta tren yolculuğu macerasından daha iyi bir şey varsa o da feribot seyahati olsa gerek. Adriyatik Denizi’nde feribot seyahati yapmadan seyahatinizi tamamlamış sayılmazsınız.
Tarihi mozaik
Arnavutluk’tın tarihini keşfetmek de ilgi bu tip konulara ilgi duyanlar için son derece çekici olacaktır. Arnavutluk günümüze kadar ulaşan antik kalıntılar, kaleler, manastırlar, camiler ve katedraller gibi yapılarda görebileceğiniz Roma İmparatorluğu, Osmanlı ve Yunan izleri ile ülke insanının gururla sahip çıkacağı tarihi bir mozaiğe ev sahipliği yapıyor. Ülkenin başkenti Tiran, yerleşim alanlarının toplu olmasının doğal sonucu olarak keşfedilmesi kolay bir kent. İtalyan, Osmanlı ve Rus dönemlerinden kalma mimarileriyle insanı cezbediyor. Şehirde, tarihe ait birçok kalıntıya rastlamak mümkün. Kenti gezmeye başlamak için İtalya dönemine ait Skanderberg Meydanı iyi bir başlangıç noktası olabilir. Tiran’ın Skanderberg Meydanı’nda 15. yüzyılı temsil eden atlı bir kahraman heykeli bulunuyor.
Arnavutluk’u gezerken faşist mimarisi, arkeolojik müzeleri ve meydanları sizi alıp başka diyarlara götürecek. Ethem Bey Camii, kent merkezinde yer atan Saat Kulesi, en güzel manzaraları görebileceğiniz Mrtyrs Mezarlığı başkentin en önemli turizm değerlerini oluşturmakta. Ülkenin en büyük müzesi olan Ulusal Tarih Müzesi ve Kültür Sarayı (Muzeu Historik Kombetar) 1981 yılında Arnavut mimar Enver Faja tarafından tasarlanmış. Müzenin ön tarafındaki ‘Arnavutlar’ adlı dev mozaik, Arnavut tarihinin gelişimini temsil ediyor.
Trafik sizi şaşırtacak
Avrupa’nın en yoksul ve geri kalmış ülkesi Arnavutluk olmasına rağmen başkenti Tiran’a geldiğinizde yoğun ve çetrefilli bir trafikle karşılaşırsınız. Yirmi yıl öncesine kadar Arnavutluk’ta toplam araba sayısı 200’û geçmiyorken bugün trafikle karşı karşıya kalmak oldukça ilginç. Bunun sebebi, ülkeye çalıntı araba sokmanın serbest olması. Bugün başkent caddeleri Avrupa ülkelerinden çalınıp getirilmiş Mercedes ve BMW marka araçlarla dolu. O kadar ki, bu yoksul ülkenin taksileri bile Mercedes.
Az bilinen muhteşem plajlar
Arnavutluk plajları pek duyulmadığı ve yeterli tanıtımı yapılmadığı için birçok gezgin Avrupa’nın kesinlikle en güzel plajlarını ziyaret etme şansını kaçırmakta. Arnavutluk kıyılarının boylu boyunca sahip olduğu kum plajlar, tatilcilere keyifli vakit geçirmek için harika fırsatlar yaratıyor. Mükemmel plajlarla bezenmiş Arnavutluk’un yüzlerce km’lik güney sahilini görmek paha biçilemez bir deneyim. En güzel plajları ülkenin güneyinde yer alan Dhermi, Himare, Ksamil. Vlore ve Sarande kentlerinde bulunmakta. Arnavutluk’un kuzeyinde yer alan Lezhe’deki Shengjin plajı altın gibi parlayan kumsalı, kristal berraklığındaki suyu ile muhteşem bir güzelliğe sahip.
Sranda’dan kısa bir yolculukla ulaşabileceğiniz Mavi Göz (BlueEye), Delvina kasabasında bulunan ve kesinlikle görülmesi gereken bir doğal kaynak suyu. Yeraltından kabarcıklarla yüzeye ulaşan suyun yarattığı gerçeküstü görüntüye sahip kaynak, Arnavutluk’un en ilginç doğal harikası. Kaynağı çevreleyen sık ormanlık alan ile berrak turkuaz suyun görüntüsü görenleri hayrete düşürecek kadar mükemmel. Ayrıca Balkanlar’ın en derin gölü olan Ohrid Gölü de Arnavutluk’ta bulunan başka bir güzellik. Bu gölün berrak suyunda balık tutmanın keyfi bir başka.
Kruje evlerini gördüğünüz zaman, değişimin şehrin her yerinde olduğunu fark edeceksiniz. Turizm merkezi olarak anılan bir yer de Kruje kasabası. Bu küçük tarihi kasaba 2000 m. yüksekliğindeki dağın eteklerine yerleşmiş. Şehir merkezine 12 km. uzaklıkta olmasına rağmen sinirlerinizi bozabilir. Bunun sebebi oraya gitmek için kullandığınız şehir araçları sizi uygun olmayan bir yerde bırakabilir ve yolun gerisini yürümek zorunda kalabilirsiniz. Ama bunun için değer. Kruje’de iki tarihi müze yer alıyor. Biri OsmanlI’dan izler taşıyan Skanderberg Müzesi bir diğeri de eski zamanlarda yaşayan insanların yaşamına ışık tutan Etnografya Müzesi. Müzelerdeki eserleri gördüğünüzde modern çağda yaşadığınıza memnun olabilirsiniz. Bu küçük kasabada otel bile mevcut. Panorama Otel, konaklama ve çeşitli yiyecek seçenekleriyle iyi bir tercih olabilir.
Arnavutluk mutfağı
Tarihsel arka plan ile sıkı bir bağ içerisinde gelişen Arnavutluk mutlağı, Akdeniz ve Balkan mutfaklarının bir sentezi niteliğinde. Bu açıdan Yunan, İtalyan ve Osmanlı etkisini görebilmek mümkün. Bu bilgi ışığında Arnavutluk mutlağı ile Türk mutlağı arasındaki benzerliğin nedenini daha kolay anlayabiliyoruz. Arnavutluk mutfağı Türk mutfağına çok benziyor. O kadar ki, bizim güvece benzer bir yemekleri var. Tek farkı içine kaşar ilave edilmesi. Buna kiremit kebabı diyorlar. Börek tatlısı adı verdikleri tatlı da baklavaya benziyor. Patlıcanlı Arnavut salatası da yoğun ve patlıcanlı başka bir lezzetli yemek. Arnavut mutlağında ana öğün öğle yemeği. Domates, salatalık, taze yeşil biber gibi taze sebzeler ile zeytin, zeytin yağı ve tuz sıklıkla kullanılmakta. Dıraç, Avlonya ve Sarande gibi kıyı kentlerinde ise deniz mahsulleri mutlağı gelişmiş. Bir Türk restoranı olan Sofra, başkent Tiran’ın ünlü lokantaları arasında yer alıyor.