Yaşadığımız gezegenin iç kısımlarında tektonizmayı oluşturan birkaç mekanik unsur bulunmaktadır. Bu tür mekanik unsurlar zeminler üzerinde de çeşitli etkiler yaratabilme kapasitesine sahiptir. Zeminlerin mekaniğinde bulunan tektonizma tek başına etki yaratabilecek bir unsur değildir. Gerçekleşen yağışlar ve rüzgarlarda zeminlerin oluşumunda büyük rol oynar. İşte bu tarz atmosferik olaylar kaya kütlelerinin aşınmasına ve ayrışmasına sebep olur. İşte zemin kaynaklı oluşan afet türleri ve riski azaltmak için alınabilecek önlemler:
Heyelanlar

T.C İçişleri bakanlığı afet ve acil durum yönetim merkezine göre heyelan, kayalardan veya döküntü örtüsünden oluşmuş kütlelerin çekimin etkisi altında kalarak yerlerinden kopması ve yer değiştirmesidir. Heyelanların belirli bir geometrisi ve oluşum mekanizması bulunmaktadır. Bir heyelanda kayma hareketinin başladığı noktaya TAÇ ismi verilir. İlk kayma hareketi ile açığa çıkan kayma yüzeyine ise Ana Ayna ismi verilir. Ülkemizde ne yazık ki zeminle ilgili yapılan çalışmalar yeteri kadar ilgi görmemektedir. Bunun günümüzde birçok sebebi vardır. Durum böyle olduğu için riski azaltmak adına yapılan çalışmalarda bir hayli azdır. Riskli olduğu tespit edilen bölgelerin boşaltılması en çok kullanılan risk azaltma yöntemleri arasındadır. Heyelan olma olasılığı yüksek bölgelerde AFAD tarafından risk azaltma yöntemleri kullanılmaktadır.
Zemin Sıvılaşması

Zemin sıvılaşması, deprem olduktan sonra görülen bir afet türüdür. Deprem sonrasında suya doygun, zayıf bir zemine sahip olan bölgede zemini oluşturan danelerin birbirlerinden ayrılarak su ile çevrelenmesi sonucu zemin sıvılaşır ve tıpkı bir sıvı gibi hareket etmeye başlar. İşte bu olaya zemin sıvılaşması ismi verilmektedir. Zemini oluşturan daneler genelde birbirleri ile temas halinde olurlar ve daneler arasında oluşan boşluklarda hava veya su bulunabilir. Boşlukları tamamen su ile dolu zeminlere ise suya dolgun zemin adı verilir. Deprem anında daneler birbirleri ile olan temaslarını kaybeder ve yeraltı suyu bu daneleri çevrelemeye başlar. Daha sonra ise zemin, tıpkı bir sıvı gibi davranmaya başlar.
Ayrışma
Yer yüzeyi üzerinde bulunan kaya kütleleri, su ve hava gibi sıcaklık değişimine katkı bulunan etkilerle sürekli değişime uğramaktadır. Kaya kütleleri üzerinde meydana gelen ayrışma olayı ikiye ayrılır, fiziksel ayrışma ve kimyasal ayrışma. Fiziksel ayrışma, yağışlar ve rüzgarların etkisi ile donma, çözülme gibi sıcaklık değişimlerinin aşınma sonucu kütlelerin üzerindeki yükün kalkmasına benzer jeolojik olayların etkisi ile oluşmaktadır. Kimyasal ayrışma ise, oksitlenme ve karbonatlaşma gibi çeşitli kimyasal olaylar ile meydana gelmektedir. Yer altı sularının çeşitli kireç taşlar ile etkileşime geçmesi sonucu kimyasal ayrışma meydana gelmiş ve karstik mağaralar oluşmuştur. Aynı zamanda rüzgarların etkisi ile aşınmaya uğrayan kayaç kütleleri de bulunmaktadır. Kapadokya da bulunan peri bacaları buna örnek verilebilir. Yani ayrışmalar sonucu oluşan birçok kütleyi günümüzde görebilme şansımız vardır.